Meme kanserinin kadınlarda en sık rastlanan kanser türü olduğuna dikkat çeken Lara Anadolu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Deniz Arslan, “Erken tanı ve tedavi yöntemleriyle meme kanserini yenebilir ve hep birlikte üstesinden gelebiliriz” dedi.
Nesibe Aydın Okulları ve Lara Anadolu Hastanesi iş birliğinde meme kanseri bilgilendirme semineri düzenlendi. Nesibe Aydın Okulları toplantı salonunda gerçekleştirilen ve Lara Anadolu Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Deniz Arslan tarafından verilen seminer, Nesibe Aydın Okulları öğrencilerinin ve öğretmenlerinin katılımıyla gerçekleşti. Doç. Dr. Deniz Arslan, seminerde meme kanserinin oluşma şekli, kanserin belirtileri ve nedenleri hakkında bilgilendirmede bulundu. Meme kanserinin kadınlarda en sık rastlanan kanser türü olduğuna dikkat çeken Arslan, “Erken tanı ve tedavi yöntemleriyle meme kanserinin üstesinden hep birlikte gelebiliriz ve yenebiliriz. Bugün burada bulunmamızdaki amaç, erken tanıda farkındalık sağlamaktır” dedi.
“Memedeki değişimlere dikkat”
En sık karşılaşılan belirtinin ağrılı veya ağrısız ele gelen kitle iken ayrıca meme cilt değişiklikleri (kızarıklık, döküntü, yara, portakal kabuğu görünümü), ciltte çukurlaşma, meme başında akıntı (kanlı veya şeffaf) ve meme başı değişiklikleri (çekilme, asimetri) olabileceğine dikkat çeken Arslan, “Bu belirtilerden biri veya birkaçı var ise doktor muayenesi yaptırmalısınız. Bu belirtiler meme kanseri öncül belirtileri olabilir. Bu yüzden memenizdeki değişimleri önemseyin. Kadın olmak en önemli meme kanseri risk faktörüdür ve 200 kat meme kanserine yakalanma oranımızı artırır. Aileden geçen bozuk genler meme kanseri riskini artırır ve meme kanserinin yüzde 510’undan sorumludur. Yaşlandıkça meme kanseri riski artar. Daha önce meme kanseri geçirmiş olmak, yeni meme kanseri gelişme sıklığı 4 kat artırır. On iki yaşından önce regl olmak, 55 yaşından sonra menopoza girmek meme kanseri riskini artırır. Yoğun meme dokusuna sahip olmak yine riskimizi artırır” diye konuştu.
Meme kanserinde tarama
Sunumunda değiştirilebilir risk faktörlerine de değinen Arslan, “Çocuk sahibi olmamak meme kanseri riskini artırır. Alkol ve sigara kullanımı meme kanserini artırır. Doğum kontrol hapı kullanmak meme kanseri riskini azda olsa artırır. Obezite ile meme kanser riskini artırır. Sedanter yaşam meme kanseri riskini artırır (fiziksel aktivite yapmak, riski yaklaşık yüzde 20 azaltır). Sigarayı, alkolü bırakmak, doğurmak ve emzirmek sizlerin elinde. Eğer meme kanserine yakalanmak istemiyorsak yaşam şeklimizi değiştirmeliyiz. Belirli aralıklarla her kadın memelerini kontrol etmelidir, böylece erken aşamada tümör tanısı konularak kolay bir şekilde hastalıktan tamamen kurtulabilirler. Yirmi yaşından itibaren kendi kendine meme muayenesi (KKMM) yapılmasını önermekteyiz. KKMM regl/adet başlangıcından 57 günlerde, hormon etkilerin meme dokusu üzerine en az olduğu dönemde yapılmaları uygundur. Adet görmeyen veya menopozdaki kadınlar ise her ayın birinci günü KKMM yapmalıdırlar. Böylece kişi kendi memesini tanıyarak, bir değişiklik olduğunda kolayca fark edebilecektir. Mamografi tarama yöntemi ile meme kanseri 34 kat daha erken evrede yakalanabilmektedir ve meme kanserine bağlı gelişebilecek ölüm riski yüzde 20 oranında azalacaktır. 45 yaşından itibaren 55 yaşına kadar yıllık, isteyen 40 yaşından itibaren yıllık ve 55 yaşından sonra da 2 yılda bir mamografi yaptırmalıdır” dedi.
Arslan, tarama yöntemi ile erken tanının yüzde 90 oranında konulabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Deniz Arslan Kanser Vakfı