Radyofrekans ablasyonu kanser hücrelerini yok etmek için radyo dalgalarının oluşturduğu ısıyı kullanmaktadır. Radyofrekans bir çeşit enerjidir. Ablasyon ise tamamen yok etmek anlamına gelmektedir. Elektriksel enerji tümörü ısıtır ve kanser hücrelerini öldürür. RFA’yı cildinizden tümöre giden bir prob yardımıyla alırsınız. RFA oldukça yeni bir tedavidir ve şimdilik bu hizmeti sunabilecek sadece birkaç uzman merkez bulunmaktadır.
Doktorlar RFA ile ilgili bazı konular hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışmaktadırlar. Bunlar:
RFA, genellikle kanser için uygulanan temel tedavilerden değildir. Aşağıdaki kanserlerden birisine sahipseniz, RFA’yı tek başına ya da diğer tedavi yöntemleriyle birlikte alabilirsiniz.
Primer kanser, asıl kanserin vücutta başladığı yerde olduğu anlamına gelmektedir. Sekonder kanser ise kanser hücrelerinin vücudun başka bir bölümünden yayıldığı ve burada yeni bir tümör oluşturduğu anlamına gelmektedir (örneğin, bağırsak kanserinden yayılmış sekonder karaciğer kanseri gibi). Sahip olduğunuz kanseri tedavi etmek için ameliyat olamayacaksınız doktorunuz size RFA’ı tavsiye edebilir. Bu durum şunlardan kaynaklanabilir:
Araştırmacılar RFA’nın en iyi küçük kanserlerde, genellikle çapı 5 cm’den daha küçük olanlarda, etkili olduğunu göstermişlerdir. Ancak doktorlar bazen RFA’yı daha büyük tümörlerin tedavisinde de kullanmaktadırlar. RFA tedavisini farklı zamanlarda alabilirsiniz.
Tedavi başlamadan önce genel ya da lokal anestezi ile bir sedatif (yatıştırıcı) alırsınız.
RFA’yı farklı şekillerde alabilirsiniz. En yaygın yol cilt aracılığıyla (deri yoluyla) olandır.
Anestetik ilaç sonrasında BT tarama ya da ultrason taraması yaptırırsınız. Cerrahınız ya da radyoloğunuz probun cildinizden tümör içine yerleştirilmesine yol göstermesi için tarama yapar. Prob çok incedir, yalnızca 1 ya da 2 milimetre çapındadır. Eğer büyük bir tümörünüz varsa ya da birden fazla tümöre sahipseniz, cerrahınız birkaç RFA probu kullanmak zorunda kalabilir.
Doktorunuzun uygulayacağı ısı kanserinizin boyutuna bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Uygulama süresi de çeşitlilik gösterir, ancak genellikle her bir tümörün tedavi edilmesi yaklaşık 30 dakika sürer.
Birçok kişi RFA sonrasında hafif birkaç yan etki göstermektedir. Bunlardan başlıcaları:
Birçok kişi gece hastanede kalır. Ancak, bazen tedavinizin ayaktan hasta olarak uygulanması ve aynı gün eve dönmeniz de mümkün olabilir. Doktorunuz ya da uzman hemşireniz size evde almanız için ağrı kesici verecektir.
RFA, yeni bir tedavi olduğundan uzun dönemde nasıl işe yaradığından emin olmak için çok erkendir. Ancak araştırma sonuçları bazı kanser türleri için ümit vaad edicidir. Genellikle RFA’nın uygulanmasının güvenilir olduğu söylenmektedir. Ayrıca genellikle bir kaç yan etki ya da komplikasyona neden olmaktadır.
Aşağıdaki Büyük Britanya CancerHelp bölümünde, NICE rehberinin RFA ve spesifik yan etkilerinden herhangi birisi ile ilgili daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
RFA’nın sizin için uygun olabileceğini düşünüyorsanız, doktorunuzla görüşünüz. Eğer yakınınızda bir tedavi merkezi yoksa, doktorunuz sizi kendi bölgeniz dışındaki bir merkeze yönlendirebilir. Londraki Kanser Termal Ablasyon Fonu , Londra dışından da başvurular almaktadır. Bu sayfada RFA ile ilgili bilgiler bulunmaktadır.
Lazer; yönlendirilmiş olduğu dokuyu ısıtan çok ince, odaklanmış bir ışık demetidir. Uyarılmış radyasyon emisyonu ile ışık amplifikasyonunu destekler. Lazer, çok küçük alanlar üzerine tam kesinlikle odaklanabilmektedir.
Doktorlar, anormal ya da kanserli hücreleri yok etmek için lazer ışını kullanır ve bunu lazer ablasyon olarak adlandırırlar. Lazer ablasyon şunları yapabilir:
Ayrıca cerrahlar da ameliyat sırasında neşter yerine lazer kullanabilirler. Lazer vücut dokusunu tam bir kesinlikle kesebilir. Bu bir tür lazer cerrahisidir. Lazer kullanmanın bir avantajı da kan damarlarını keserken aynı zamanda mühürlemesi ve böylece çok az bir kanama olmasıdır.
Doktorlar lazer tedavisini tek başına kullanabildikleri gibi cerrahi, kemoterapi ya da radyoterapi gibi diğer tedavi yöntemleriyle birlikte de kullanabilirler.
Bu sayfada lazerin kanser ya da prekanseröz değişikliklerin tedavi edilmesinde kullanılması tartışılmıştır. Lazer tedavisi, bazal hücreli cilt kanseri gibi vücut yüzeyindeki bazı kanserlerin tedavi edilmesinde ışığa duyarlı ilaçlarla birlikte kullanılabilir. Bu işlem fotodinamik terapi olarak adlandırılır. Biz de fotodinamik terapi ile ilgili bir bölüme sahibiz.
Lazer; vücut yüzeyine yakın bazı kanserlerin çok erken evrede tedavi edilmesinde tek başına kullanılabilir. Bu kanserler servikal kanser, penis kanseri, vajinal kanser, vulva kanseri ve göz melanomunu kapsamaktadır.
Lazer ayrıca yemek borusu (özofagus) ya da soluk borusu (trake) gibi iç organların zarlarında meydana gelen bazı ileri evre kanserlerin tedavisinde de kullanılabilmektedir. Lazer; bazen de erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinin tedavisinde de kullanılabilir.
Doktorlar, bazı klinik çalışmalarda beyin ve prostat bezi kanserlerinin tedavisinde de lazer kullanmışlardır.
Lazer tedavisini hastanede alırsınız. Penis ya da servikal, vajinal ya da vulva değişiklikleri için uygulanan lazer tedavisini genellikte poliklinikte alırsınız. İç organ kanseri için ise ayaktan hasta olarak ya da ameliyathanede tedavi alabilirsiniz.
Doktor, lazeri anormal hücreleri yakarak yok etmek amacıyla kullanmaktadır. Öncelikle, bacaklarınızı stapeste yukarı kaldırmış halde, muayene koltuğuna uzanırsınız. Doktor vajinanızı açık tutmak için spekülümü yerleştirir ve daha sonra bölgeyi uyuşturmak için serviks ya da vajen duvarına lokal anestezik ilaç uygular. Sonrasında anormal bölgelere lazer ışınını tutar. Anormal hücrelerin bulunduğu bölge lazer ışını ile yakılır. Bu nedenle tedavi sırasında hafif bir yanık kokusu hissedebilirsiniz. Bu endişelenecek birşey değildir. Sadece lazerin çalıştığı anlamına gelmektedir. Genellikle tedavi sona erer ermez evinize gidebilirsiniz.
Bu tedavi yalnızca çok erken evredeki penis kanseri için kullanılabilmektedir. Cerrah, bir bıçakmışçasına kesme işlemi yapabilecek güçlü bir ışın demeti kullanır. Tümörü keserek çıkarır, ancak dokunun daha derinlerine inemez. Bu tedaviyi genel aneztezi altında alırsınız.
Penis kanseri için lazer tedavisi ile ilgili daha detaylı bilgiyi penis kanseri tedavisi bölümünde bulabilirsiniz.
Lazer tedavisi çok erken evre kanserlerin tedavisinde uygulanabilmektedir. Lazer, kanserli hücreyi keser ya da yakarak yok eder. İleri evre kanserler için ise, lazer vücutta tıkanıklığa neden olan tümörün yok edilmesi ya da küçültülmesi amacıyla kullanılabilir.
Lazer terapisi aşağıda belirtilen bölgelerdeki kanserlerin tedavisinde kullanılabilir:
İç tümörlere ulaşmak için doktorlar vücut içine koydukları bir kanalı kullanırlar. Örneğin, doktorlar akciğer ya da gırtlak kanserinde lazeri konumlandırmak için bronkoskopi kullanırlar. Ya da yemek borusu veya mide kanseri için endoskopi gerçekleştirilir. Tüp ucunda bir ışık ve mercek vardır, böylece doktor anormal alanları görebilmektedir. Doktor tüpün ucunu tümöre yakın olacak şekilde konumlandırır. Erken evre kanser için genellikle genel anestezi alırsınız ve cerrah kanser alanını kesip almak için lazer kullanır. Bu tip lazer tedavisi endoskopik rezeksiyon olarak adlandırılır.
Vücutta bir tıkanıklığa neden olan ileri evre kanser için ise lokal ya da genel anestezi alırsınız. Daha sonra doktor tüpü vücudunuzun içine, kansere yakın olacak şekilde gönderir. Lazer tümörün tamamını ya da bir kısmını yakarak yok eder. Bu durum tıkanıklığı azaltır ya da tamamen ortadan kaldırır. Bu tedavi ise lazer ablasyonu olarak adlandırılır.
Lazer tedavisi karaciğerdeki kanser hücrelerini yüksek sıcaklıkta yakmak suretiyle yok etmektedir. Vücut içi lazer tedavisinin başka bir türüdür. Bu tedavi lazer kaynaklı interstisyel termoterapi (LITT) ya da interstisyel lazer fotokoagülasyon olarak da adlandırılmaktadır. Bu işlem sırasında genellikle uyku hissi veren bir sedatif (yatıştırıcı) alırsınız, ancak bazı kişiler genel anestezi alırlar. Sedasyon alır almaz doktorunuz uyuşturmak üzere karın bölgenizin (abdomen) derisine lokal anestezik madde enjekte eder. Anestezik ilacın uygulanması sonrasında ise doktor esnek bir optik fiber tüpü cildinizden karaciğerinize ve tümörün tam merkezine gönderir.
Doktor tüpün ucunun doğru yerde olduğundan emin olmak için BT taraması ya da ultrason taraması yapar. Daha sonra lazer, tümörü ısıtır ve yok eder. Bu işlem yaklaşık 10-15 dakika sürer ve 5 cm (2 inç) büyüklüğüne kadar olan tümörleri tedavi edebilir. Gerekliyse birden daha fazla tümör için de bu tedaviyi alabilirsiniz. Genellikle, işlemden birkaç saat sonra evinize gidebilirsiniz. Tedavinizin tekrarlanması gerekebilir. Temel yan etkisi; sonrasındaki bir kaç gün devam eden yüksek ateş ve ağrıdır.
Sekonder karaciğer kanseri için lazer tedavisi ile ilgili sayfada bu tedavi hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.
Lazer tedavisinin yan etkileri kanser hücrelerini yok etmek için mi yoksa ameliyat için mi kullanıldığına bağlıdır. Ayrıca tedavi edilen vücut bölgesi ile de ilişkilidir. Doktorunuz ya da uzman hemşireniz sizin durumunuza özel yan etkiler hakkında bilgi verecektir.
Farklı kanser tipleri için lazer tedavisi ile ilgili daha fazla bilgi bulmak için metnin üst kısmındaki linkleri kullanabilirsiniz. Ayrıca aşağıdaki linklerde de diğer kanser türleri için lazer tedavisi hakkında bilgiler mevcuttur.
Ayrıca tıkanmış havayolu için lazer tedavisi ile ilgili bilgi de bulabilirsiniz.
Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason ya da HIFU, bir tür kanser tedavi yöntemidir. Doktorlar yüksek frekanslı ses dalgaları yayan bir cihaz kullanarak bu tedaviyi sağlarlar. Bu dalgalar, kanserin spesifik bir kısmına güçlü bir ışın gönderir. Bu yüksek yoğunluklu ışın doğrudan üzerine geldiğinde bazı hücreler ölür.
Doktorlar, neredeyse 50 yıldır bu tip tedaviye ilgi duymuşlardır, ancak farklı kanser türlerinin tedavisinde kullanılmasıyla ilgili ciddi araştırmalar ancak son yıllarda yapılmaktadır. Bu tür tedavinin amaçlarından biri kanser hücrelerini öldürmek için sadece ses dalgalarının kullanılıyor olması ve hali hazırda kullanılmakta olan diğer kanser tedavi yöntemleri kadar fazla yan etkisi olmamasıdır.
Doktorlar, HIFU’nun kanser hücrelerini sağlıklı hücrelere zarar vermeksizin yok ettiğini ummaktadırlar. Bu tedavinin kullanılmasına ilk olarak Çinli araştırmacılar öncülük etmiştir. Farklı kanser tiplerine sahip neredeyse 5,000 kişide tedavi denemeleri gerçekleştirmişlerdir. Avrupa’daki araştırmacılar, HIFU yönteminin, kanserin çıkarılması için ameliyat olması mümkün olmayan kişilerde kullanılıp kullanılamayacağı konusunda denemeler yapmaktadırlar. Ancak ne kadar işe yaradığı konusunda henüz çok emin değillerdir.
HIFU yalnızca büyük bir tümörün bir bölümü ya da tek bir tümörün tedavisinde faydalıdır. Çok yayılmış tümörlerin tedavisi için kullanılamaz. Bu, HIFU’nun vücutlarında birden fazla bölgeye kanser yayılmış kişilerin tedavisi için uygun olmadığı anlamına gelmektedir.
HIFU sert kemik dokusu ya da havadan geçemez. Bu ise her kanser türünün tedavisi için uygun olmadığı anlamına gelmektedir.
HIFU şimdilik standart bir tedavi yöntemi olarak düşünülmemektedir.
HIFU aşağıdaki kanserlerin tedavisinde kullanılabilir:
HIFU aşağıdaki kanserin tedavisi için uygun değildir:
Prostat pelvis içinde, derinlerde yer aldığından; prostat kanseri için HIFU işlemini ultrason probunun (transrektal prob) arka pasaj (rektumdan)’dan yerleştirilmesi suretiyle gerçekleştirebilirsiniz. Bu pozisyonda ultrason ışınları daha kesin olarak prostata yönlendirebilir. Bu denemelerden şimdiye kadar elde edilmiş olan sonuçlar HIFU’nun prostat kanserinin tedavisinde radikal prostatektomi ya da radyoterapi kadar başarılı olabileceğini göstermektedir. Ancak, uzun dönem sonuçlarının da cerrahi ya da radyoterapi kadar iyi olduğundan emin olmak zorundayız. Tedavi henüz bunu bilmemizi mümkün kılacak kadar uzun süredir uygulanmamaktadır.
Ulusal Sağlık ve Klinik Mükemmellik Enstitüsü (NICE) prostat kanserinin tedavi için bir kılavuz yayınlamıştır. Kılavuz HIFU’nun yalnızca klinik denemelerin bir parçası olarak kullanılabileceğini söylemektedir. Size, bölgesel prostat kanseri için cerrahi ya da radyoterapi yerine HIFU önerilmiş olabilir. Doktorlar bunu tanısı yeni konmuş ya da erken evrede tedavi edildikten sonra prostatta tekrar ortaya çıkmış (kurtrama tedavisi) kanser için kullanmaktadırlar. Bu kılavuzu NICE websayfasından indirebilirsiniz (yeni bir pencerede PDF formatında açılır)
Prostat kanseri için HIFU denemesine davet edildiyseniz, doktorunuzun şunları bildiğinizden emin olması gerekmektedir:
Doktorlar ayrıca HIFU işlemine tabi olan tüm hastaları gözlemler ve bizde böylece yan etkileri, uzun dönemdeki faydaları ya da dezavantajları hakkında daha fazla bilgi edinebiliriz. Tedaviyi almadan önce tüm bu konuların tarafınıza açıklandığına dair bir onam formu imzalarsınız.
Büyük Britanya prostat kanseri denemeleri ile ilgili bilgiler klinik denemeler veri tabanında bulunmaktadır. Açılan menüde kanser tipi olarak “prostat”ı seçiniz.
Büyük Britanya’da renal hücre (böbrek) kanseri için HIFU denemeleri yapılmaktadır. Bu denemelerden birinde hastalara HIFU uygulanmış ve bir ya da iki hafta sonra kanserleri alınmak üzere ameliyat olmuşlardır. Doktorlar aldıkları kanser hücrelerini HIFU’nun neden olduğu etkileri görmek üzere incelemişlerdir. Bir diğer çalışma ise, ameliyatla alınamayacak ileri evre kansere sahip olan kişilerle gerçekleştirilmiştir. Bu denemelerin amacı HIFU işleminin böbrek kanseri için ne kadar işe yaradığının anlaşılması ve yan etkilerinin açığa çıkarılmasıdır. Sonuçlar henüz yayınlanmamıştır.
Büyük Britanya’da HIFU işleminin karaciğer kanseri hücrelerini nasıl etkilediğini görmek üzere yapılan çalışmalar da bulunmaktadır. Denemelerden biri karaciğerde başlamış olan (primer karaciğer kanseri) kanser için yapılmaktadır. Diğer bir çalışma ise vücudun herhangi bir yerinden karaciğere yayılmış olan (sekonder karaciğer kanseri) kanser için gerçekleştirilmektedir.
Fotodinamik terapi (PDT) melanom dışı cilt kanseri için uygulanan ve bazı diğer kanser tipleri için de deneysel çalışmalar olarak gerçekleştirilen bir tedavi yöntemidir. Aynı zamanda fotoradyasyon terapisi, fototerapi ya da fotokemoterapi olarak da adlandırılmaktadır.
PDT, spesifik bir ışığa maruz bırakıldığında hücrelerin ışığa duyarlı hale gelmesini sağlayan bir ilaçla birlikte kullanılır. Bu ilaç fotosensitizer ya da ışığa duyarlı hale getiren ajan olarak da adlandırılmaktadır. Bu duyarlılığı sağlayan farklı tipte ilaçlar vardır ve her biri spesifik bir dalga boyunda aktive edilmektedirler. Farklı fotosensitizerler ve dalga boyları da vücudun farklı bölgelerinin tedavi edilmesinde kullanılmaktadırlar.
Işığa duyarlılık sağlayan ilaçlar spesifik oldukları ışığa maruz kaldığında yakındaki hücreleri öldürecek bir tür oksijen üretirler. PDT kanser hücrelerini doğrudan öldürür, ancak doktorlar bir şekilde tümörleri yok ettiğini ya da küçülttüğünü de düşünmektedirler. Işığa duyarlılık sağlayan ilaç tümördeki kan damarlarına zarar verebilir ve tümörün ihtiyacı olan besin öğelerini almasını durdurabilir. PDT ayrıca bağışıklık sistemini kanser hücrelerine saldırması yönünde tetikleyebilir.
Aşağıdakiler hakkında bilgi sahibiyiz:
Ayrıca aşağıdaki kanserlerle ilgili yapılan PDT araştırmalarıyla ilgili bilgi de bulabilirsiniz:
Kriyoterapi kanser hücrelerini yok etmek için aşırı soğuk kullanmaktadır. Aynı zamanda kriyocerrahi ya da kriyoablasyon olarak da adlandırılmaktadır. Kriyoterapi tedavisi sırasında doktor kanser hücrelerini dondurarak öldürür. Kriyoterapi bölgesel bir tedavi olarak adlandırılır, bu ise yalnızca tedavinin yapıldığı bölgeyi tedavi ettiği anlamına gelmektedir. Vücudun başka bir bölgesinde yer alan başka bir kanseri tedavi etmez. Tedavi sonrası, vücudun bağışıklık sistemi bir kaç hafta içinde ölü dokuları atar.
Doktorlar kriyoterapiyi farklı kanser türleri ve prekanseröz durumların tedavi edilmesinde kullanmaktadırlar. Kriyoterapi serviksteki anormal hücrelerin tedavisinde ve bazen de bazal hücreli cilt kanserinde kullanılmaktadır. Bu durumlar için işe yarayan bir tedavi yöntemidir.
Araştırmalar kriyoterapinin tedavi alanındaki kanser hücrelerinin öldürülmesi ve bazı diğer kanser türleri için kullanılmasının güvenilir olduğunu göstermiştir. Ancak, kanserin yeniden oluşumunu durdurmak konusunda diğer tedaviler kadar iyi olup olmadığını anlamak için uzun vadede ortaya çıkacak olasılıklarla ilgili daha fazla bilgiye ihtiyacımız vardır.
Kriyoterapi sizin kanser tipiniz için standard bir tedavi olmasa bile, klinik denemenin bir parçası olarak bu tedaviyi alabilirsiniz.
Kriyoterapiyi hastanede alırsınız. Cilt kanseri ya da servikal değişiklikler için aldığınız kriyoterapi genellikle poliklinikte uygulanır. İç organ kanserleri için ise ayaktan hasta olarak ya da ameliyathanede tedavi alabilirsiniz.
Doktor, cilt kanseri için kanserli alana sıvı nitrojen püskürtür ya da pamuklu bir çubuk yardımıyla direkt olarak uygulanacak alan üzerine bırakır. Sıvı nitrojen alanı dondurur. Tedavi sonrası sıvı nitrojen dağılır ve tedavi alanı da çözünür. Bu alanda bir kabuk oluşur. Bir sonraki ay içinde kabuk ölü kanser hücreleri ile birlikte düşer.
Doktorunuz ya da uzman hemşireniz serviksteki prekanseröz değişikliklerin tedavi edilmesinde öncelikle serviksi görebilmek üzere vajene spekülüm yerleştirir. Daha sonra kriyo probu denilen özel bir aleti vajen içine yerleştirir ve böylece servikal dokudaki anormal hücreleri sıkı bir şekilde kapatır. Kriyoprobundaki sıvı nitrojen hücreleri dondurur. Doktor ya da hemşire bu işlemi bir kaç kez tekrarlayabilir. Bu tedavi genellikle yarım saatten daha kısa sürede tamamlanır. Büyük Britanya CancerHelp’in servikal değişiklikler bölümünde servikal kanserde kriyoterapi ve olası yan etkileri ile ilgili bilgi bulabilirsiniz.
Doktorunuz, iç organ kanserleri için, tümörün içine ya da hemen yanına küçük bir prob yerleştirir. Bu prob kriyopob olarak adlandırılır. Kriyoprob doktor tarafından kontrol edilen sıvı nitrojen kaynağına bağlıdır. Doktorunuz ya da uzman hemşireniz işlem öncesinde tedavinin nasıl olacağı ve tam olarak ne gerektireceği hakkında sizinle konuşacaktır.
Bazı kanserlerin bir çok kez dondurulup çözülmesi gerekebilir. İşlem, tedavi alanına bağlı olarak, bir kaç dakika ya da bir kaç saat sürebilir.
Doktorunuzun kriyoprobu yerleştirmesine yardımcı olmak için ultrason taraması ya da BT taraması yaptırabilirsiniz.
Kanserin vücuttaki pozisyonu doktorun kriyoprobu alana nasıl yerleştireceğini etkilemektedir. Bunlar:
olabilir.
Eğer deri yoluyla kriyoprob yerleştirilecek ise, bu işlem genel ya da lokal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Örneğin, prostat kanseri için kriyoterapi alan erkeklerde prob perineuma (arka pasaj ve testisler arasındaki cilt alanı) yerleştirilir. Karaciğer kriyoterapisi için ise doktorlar probu karın (abdomen) derisinden yerleştirirler.
Ayrıca doktorlar böbrek kanserinde kriyoprobun konumlandırılmasına yardım etmek üzere laparoskop adı verilen ince ve esnek bir tüp kullanırlar. Laparoskobun uç kısmında ışık ve küçük bir kamera bulunmaktadır. Doktor laporoskobu yerleştirmek için karın bölgenizden cildinize bir kesi açar ve sonrasında kriyoprobu konumlandırır.
Doktorların vücut içindeki tümöre deri yoluyla değil de bir mikroskop kullanmak suretiyle ulaştıkları diğer bir yöntemdir. Örneğin, doktor akciğer kanserinde probu konumlandırmak için bronkoskopi ya da yemek borusundaki kanserler için ise endoskopi kullanabilir.
Tedaviye karar vermeden önce doktorunuz sizinle olası riskler hakkında konuşacaktır. Riskler ve olası yan etkiler sahip olduğunuz kanser türüne ve onun vücuttaki pozisyonuna bağlıdır. Kriyoterapinin bir avantajı ameliyat kadar invazif (müdahele gerektiren) bir işlem olmamasıdır. İnsanlar genellikle tedavi sonrasındaki bir kaç gün içinde iyileşirler ve çok az yan etki gösterirler.
İşlemin neden olabileceği yan etkiler aşağıda verilmiştir:
Tedavi alanında ağrı ve rahatsızlık – doktorunuz ağrının kontrolüne yardım etmesi için size ağrı kesici yazacak ve ağrı bir kaç içinde kaybolacaktır.
Tedavi alanında kanama – hemşireniz (varsa) cildinizdeki yara, tansiyon ve nabzınızı düzenli olarak kontrol edecektir.
Tedavi alanı yakınındaki normal dokunun dondurulma nedeniyle zarar görmesi – doktorunuz mümkün olduğunca bundan kaçınacaktır.
Akciğer tümörü için kriyoterapi alan kişilerde akciğer çevresinde sıvı birikmesi ve akciğer dokusunda zarara neden olabilir.
Prostat kanseri için kriyoterapi alan erkeklerde ereksiyon güçlüğüne (iktidarsızlık) neden olabilecek sinir hasarı açısından çok küçük bir risk vardır.
Aşağıdaki kanserler de kriyoterapi ile tedavi edilebilir. Aşağıdaki linkleri kullanarak daha fazla bilgi edinebilirsiniz:
Prof. Dr. Deniz Arslan Kanser Vakfı